Canımın direği,

Bakma bu günkü dağların ak karına, gün gelip güneş daha sıcak doğacak ve eriyecek buzlar? Delecek toprağı otlar, sürgün verecek yine ; kuru görünen ağaç dalları.
Uyanan toprağın yüzünü tırmalayacak ; umut kazmaları?.
Yurt dediğin nedir oğul? Doğduğun yer mi?! doyduğun yer mi?!...
Bir yere yurt diyebilmen için ; önce doğmalı ,sonra doymalısın elbette?
İstekleri bitmeyene; iki cihanda da huzur yoktur !!... Böyle bilirim?. Asıl olan ; çok çalışıp, az istemektir, bu topraklarda.
Her sene bir çift mısırdır, hasatta umudum. Odur bağlayan beni , hayata ve buraya....
Önce ekerim tohumları kara toprağa, sonra beklerim ki; dönüşsünler, ak koçanlara...
Böyle geçti yüzyılım bu topraklarda; Ne kötüden iz gördüm, ne de namertten söz duydum.
Şükrettim ama, beklemedim ki ; Tanrı göndersin. Bildim ki ; eğer vermezsem bu sarı tohumu kara toprağa, ne umudum kalacak, ne de toprakla bir bağ aramda...
Dağın arkası dağ olur" derler. Doğrudur. Lakin bakarsan, beklemeyi bilirsen , dağın arkası; bağ da olur....
Onun için ; ne sabrımı, ne umudumu yitirdim, yalan dünyada.
Ana rahmi gibidir dünya insana; ana rahminde; göbek bağıdır hayat bağımız. Dünyada ise; umutlarımız.
Umudunu yitiren; hayat bağını da yitirir oğul !!!? Ben bunu bilir, bunu söylerim.

Hadi kal sağlıcakla...


Araştırmacı Fotoğrafçı Cemal Gülaş bir Artvin gezisinde bu mektubu oğluna tarlasını kazması için yazan yaşlı teyze ile tanışır.. Kopyasını tarlayı kazması karşılığında ister ve nitekim bir hafta boyunca yaşlı teyzemizin tarlasını kazar.. Tarla bir haftada biter ama ellerinin acısı bir ay falan sürer..
Bende bi forumda gezinirken bu yazıyı gördümm çok hoşuma gitti.. Orda paylaşan arkadaşımında emeğine sağlık..